YUSUF ÜÇBAŞ - 11-12-2022
YAŞLILIK VE CİNSEL YAŞAM
Değişen sosyo-ekonomik yapı, kültürel yaşantı, özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısında yaşlılık dönemini geçiren bireylerde derin izler bırakmıştır. Önceki dönemlerde işe yaramazlık olarak algılanan yaşlılık, günümüzde olgunluk, bilgelik gibi çağrışımlara aracı olmaktadır.
Toplumda, yaşlıların cinsellikle ilgili daha çok tabuya sahip oldukları algısı vardır. Bu yüzden yaşlıların cinsellikleri, mahremiyete saygı adı altında, pek konuşulmaz. Yaşlıların cinselliğiyle ilgili bir diğer toplum algısı ise yaşlıların cinselliğinin zarafetten uzak, çirkin ve estetik olmayan düzende olduğudur. Bu tutumun sebebi topluma lanse edilmiş çapkın yaşlı erkek modelidir. Bu tutum, ödipal-elektra komplekslerine karşı geliştirilen tabudan kaynaklanır. Bu duruma tepki olarak gelişen diğer durum, yaşlı cinselliğini "mazur gören" bir toplum algısıdır. İlk bakışta makul görünse de, varlığı doğal bir durumu anormalmiş gibi savunmak, bilinçdışında bu durumun anormalleştirilmesine, bu yüzden de var olan problemlerin üstünün örtülmesine sebep olmaktadır. Yaşlıların cinselliği ile ilgili sonuncu bakış ise, tüm yaş gruplarının cinselliğinde problem yaratan bakış açısı; cinselliği yalnızca cinsel organlara indirgemektir. Oysa yaşlı insanlar da tıpkı genç insanlar gibi cinsel kimliklerini özgürce yaşama ihtiyacındadırlar. Sarılmak, öpüşmek, değişen bedeni kabul edip cinselliklerini yaşamak isterler. Yaşlıların aseksüel olarak algılanmasının uzun bir geçmişi vardır.
Toplumumuzda, menapoza girmiş kadın ve eşinin ilişkisi bacı-kardeş ilişkisi olarak adlandırılır. Bu dönemdeki kadınlarla ilgili ilk çağrışım, düşük özgüven, hayal kırıklığı ve işe yaramazlıktır. Yaşlanma kişiye özeldir. Aynı rahatsızlıklara sahip bireylerin yaşlanmasında bile farklılıklar gözlenebilir. Yaşlılar, sanılanın aksine, yeni ortama uyum sağlamada oldukça hızlıdırlar. Bu durum değişen cinsel faaliyetlerine uyum sağlamada da geçerlidir.
Yaşlıların cinselliğiyle ilgili atlanan en önemli nokta, yaşlıların cinselliğinin yalnızca performans ve haz kısmına odaklanılmasıdır. Yaşlılarda cinsellikle ilgili verilerin neler olduğu, araştırma konuları arasında yer almaz. Bu da geçerli veriler elde etme açısından pek de olumlu sonuçlar doğurmaz. Yaşlıları tam olarak değerlendirebilecek testler de mevcut değildir. Yaşlılara uygulanan testler, genelde gençler için hazırlanmış olan testlerdir. Yaşlıların cinselliğiyle ilgili ilk araştırma 1940'lı yıllarda ABD'de yapılmıştır. Bazı değerler saptanmış olsa da, denek azlığı ve araştırma yöntemlerinin güvenilir veri elde etmede yetersiz oluşu sebebiyle sağlam verilere ulaşılamamıştır. Sonraki yıllarda, 10 yıl boyunca süren kapsamlı araştırma sonucunda bazı tutarlı veriler elde edilmiştir. Bunlar: Cinsel birleşme sıklığı, yaşla ters orantılıydı. Cinsel arzu, yaşla ters orantılıydı. Erkeklerde cinsel arzu, aynı yaş grubundaki kadınlara oranla daha yüksekti. Yaşlıların cinsellikleriyle ilgili konuşmak istememesinin sebebi, toplumun kendilerini yapıştırdığı etiketlerdir. Doğru bir tutum karşısında yaşlılar, tüm sorunlarını açmaya hazır bir hale gelebilirler. Bu yüzden yaşlılara yardımcı olacak hekimlerin psikoseksüel temellerinin iyi olması gereklidir.
Örneğin herhangi bir problemle ilgili konuşurken, bunun yalnızca yaşlılığa ait bir problem olduğunu ima etmek yerine, aynı konu üzerinde çeşitli yaşlarla ilgili bilgi edinmeye çalışmak, yaşlı kişinin kendini daha rahat hissetmesini sağlayabilecektir. Yaşlıların cinselliklerinin araştırılmasıyla ilgili sorunlardan biri ise, araştırmacı gruplarının genç bireylerden oluşmasıdır. Yaşlıların cinselliğine yardımcı olmak için gereken ilk adım cinsel şikâyetin ne olduğunun ve bu sorunun başlamasında ve devam etmesinde etkili olan faktörlerin araştırılmasıdır. Şikâyet yalnızca cinsel işlevlerdeki azalma olmayabilir. Yanlış cinsel beklenti veya azalan cinsel isteği kabullenememe de, yaşlıların problem olarak nitelediği konulardandır. Yaşlı erkeklerde en çok görülen şikâyet sertleşme sorunudur. Bu sorun da diğer cinsel sorunlar gibi hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan ele alınmalıdır. Yaşlı erkeklerin bu sorun karşısında suçluluk, anksiyete, panik ve/veya yetersizlik hissettiğinin bilinmesi önemlidir. Sertleşme sorunu birçok sebepten yaşanabilir. Değer verilen bir eşyanın veya kişinin kaybı, emeklilik, değişen statü gibi başlıklar bu sebeplere örnek olarak sayılabilir. Bu durumların detaylı bir şekilde araştırılması gerekir.
Erkeklerde yaş arttıkça cinsel uyarımın ve sertleşmenin gerçekleşmesi için gereken süre de artar. Sertleşme oranı gençlik dönemine göre daha azdır. Boşalma için daha fazla uyarı gerekebilir. Boşalma daha az etkilidir ve meni miktarında azalma görülür. Ancak orgazm etkisinde belirgin bir azalma olmaz. Ayrıca orgazm olmadan da zevk alınan birleşmeler olabilir. Boşalma ihtiyacı azalır. Boşalmadan sonraki yeniden isteme süresi uzar. Bu bazen saatler hatta günler sürebilir.
Yaşlılar bakıma muhtaç kişilerdir. Bu yüzden yaşlıların cinsel problemlerinin oluşmasında, yaşlılara bakan kişiler ve yaşlıların kaldıkları yer etkili rol oynar. Yaşlıların cinselliğiyle ilgili yapılan araştırmalar, yaşlıların cinsel sorunlarıyla ilgili yapılan araştırmalara nazaran biraz daha fazladır. Yaş, tüm sağlık fonksiyonları için olumsuz bir etkendir. Yaşlı erkeklerde görülen sertleşme sorununda yaş, en önemli faktördür. Sertleşmeyi etkileyen bazı yaşa bağlı 20 organik hastalıklar; koroner arter hastalıkları, kalp krizi, hipertansiyon, hiperlipidemi,diyabet, genel damar hastalıkları olarak sayılabilir. Yaşa bağlı hormon azlığı da önemli faktörlerden biridir. Eş çok önemli bir faktördür fakat ne yazık ki eşle ilgili yeterli çalışma bulunmamaktadır.
Yaşlılık dönemi, insanın ikinci kez çocuklaştığı dönemdir. Bu dönemdeki cinsel sorunlar fizyolojik etmenlerle çok uzaktan bağlantılı da olabilir. Yaşlandığı için performans anksiyetesi yaşayan bir erkek, vücut fonsiyonları normal çalışıyor olsa bile sertleşme sorunuyla karşılaşabilir. Durumu eşiyle konuşmaktan çekineceği için cinsel birleşmede azalma görülecektir. Tüm bu sertleşme problemi ve cinsel istek azalmasının sorumlusu olarak, artan yaş görülebilir.
Eşlerden biri fiziksel beceri kaybına uğrarsa, diğer eş ona saygı duyduğunu göstermek adına cinsellikten kaçınabilir, hatta bu durum yatak ayırmaya kadar ilerleyebilir. Bu durumun yorumlanması, tamamen eşlerin önceki cinsel deneyimlerine bağlıdır. Eğer cinsellik, gençlik dönemlerinde ödül veya ceza yöntemi olarak kullanılmışsa, eşlerden birinin cinsellikten çekilmesi, diğeri tarafından ceza olarak algılanacaktır. Fakat cinsellik, çiftler arasında bir bağ olarak görülürse, bu gibi hastalık durumlarının atlatılması daha kolay olacaktır.
Cinsel tutumlar, sosyo-ekonomik ve kültürel faktörlerle birlikte cinsel bilgilerin bir birleşimidir. Yaşlıların eksik veya yanlış cinsel bilgiye sahip oldukları, araştırmalar sonucu elde ettiğimiz verilerdir. Yaşlılar, kültürel yapı ve toplumsal önyargı nedeniyle kendi cinsellikleri hakkında olumsuz düşüncelere sahiptirler. Bu durum da yaşlıların kendi cinsellikleri konusunda daha tutucu olmalarına sebep olur. Bu konudaki açıklık ise evli olma durumuna, evlilik var ise eşin tutumuna, kültürel birikime ve ekonomik rahatlığa bağlıdır. Yaşlanma, kuvvetten düşme, bakıma muhtaç olma gibi durumlar her insanın korktuğu durumlardır. Alternatifi bulunmayan cinsel güçten yoksun olma durumu bu gibi endişelerle ilişkilendirilebilir. Korkularına odaklanan yaşlı, az sayılabilecek bir performans düşüşünü kendine dert edebilir. Fiziksel olarak sağlıklı bir erkek tüm dikkatini erotik uyaranlara verebilirken performans kaygısı yaşayan bir erkek dikkatini erotik olmayan faktörlerde yoğunlaştırabilir.
Bazı erkekler, yaşlanmayla gelen performans kaybına olumsuz duygusal dönütler vermezken kimi erkekler bunu içinden çıkılmaz hale sokarlar. Buradaki değişkenler erotofobi ve erotofilidir. Erotofobi, cinselliğe olumsuz duygusal yanıt vermedir (ansiyete, pişmanlık, suçluluk gibi). Erotofililer cinselliğe çok ilgi gösterirler. Fantazileri ve deneyimleri daha sık ve çeşitlidir. Bu farklılıkların etkileri yaşlanınca kendini daha belirgin şekilde gösterir. Kişi için cinselliğin anlamı ve önemi, cinsel değişimlerde yaşayacağı değişikliklere göstereceği tepkilerin belirleyicisidir. Genç bireylerde cinsel güvenin kriteri ilişki sayısı ve süresi iken, yaşlılarda cinselliğin kalitesidir. Yaşlı bir erkek, yaşa bağlı sertleşme sorununun doğal olduğunu yakabul edecek, ya da bunu tehdit olarak algılayıp agresifleşecektir.
Cinsel aktivitenin yaşla azalsa bile, cinsel doyumun yaşla azalmadığı, yaşlılara anlatılması gereken bir durumdur. Yaşlının bunu anlayabilmesinin yolu ise, yaşının getirdiği değişimleri nasıl algıladığıyla alakalıdırYaşlılarda gözlenen depresyon, anksiyete, daha az rastlanan şizofreni, kişilik bozuklukları gibi rahatsızlıklar da cinsel performansın düşmesine yol açabilir. Negatif yöndeki duygular erkeğin odağını cinsellikten uzaklaştırır. Depresyon sertleşme sorununa, sertleşme sorunu da depresyona yol açar.
Erkek cinselliğinin kaynağı %95’i testosteron hormonudur. Ayrıca kan dolaşım sistemi, kemik yapısı ve karaciğer faaliyetlerinde de olumlu etkileri vardır. Erkeklerde testosteron azalması ile görülen karakteristik özelliklere hipogonadizm denmektedir. Çocuklaşan ruh halleriyle yaşlılar, cinselliğin hazzını bir kenara bırakıp cinselliklerini performans tablosuna dönüştürme eğiliminde olabilirler. Bu bakımdan cinsel eğitim yalnızca çocuklara ve gençlere değil yaşlılara da verilmelidir.
Hipogonadizmin başlıca belirtileri olarak karın bölgesinde yağlanma, cinsel isteksizlik, vücutta güçsüzlük, kemik ağrıları, depresyon, vücutta kıllanma ve uykusuzluğu sayabiliriz.
Yaşlılıkta ortaya çıkan ve yaşlıların cinsel hayatında değişikliğe sebep olan hastalıklardan biri diyabettir. Diyabet hastalarında sertleşme kaybı 3 kat daha fazla görülür. Bu hastalarda sertleşme kaybıyla birlikte cinsel isteksizlik de gözlenir.
Sertleşme kaybıyla diyabet arasındaki ilişki aşağıdaki şekildedir:
- Sertleşme kaybı genelde diyabet tanısı konduktan on yıl içinde gerçekleşir.
- Genellikle insüline bağlı diyabette sertleşme kaybı daha genç yaşlarda gözlenir.
- Sertleşme kaybı, diyabete bağlı sinir kaybından oluşur.
- Diyabetteki damar komplikasyonları hastanın yaşı ile ilişkilidir.
- Diyabetin damar yapısı üzerindeki hasarı şeker seviyesinin anormal düzeyde seyrettiği zamanlarla orantılıdır.
- Diyabet kontrol altına alındığında sertleşmenin düzeldiği görülür.
-Tüm bu veriler eşliğinde yaşlanmayla beraber görülen hipogonadizme diyabet eklendiği zaman sertleşme kaybı riski artar. Tedavide gecikilirse vücut tedaviye direnç oluşturur. Üriner sinir sistemi rahatsızlıkları da sertleşme kaybına neden olur. Özellikle kronik böbrek yetmezliği bu hastalıkların başında gelir. Serebrovasküler hastalıklar, myokardial enfarktüs, hipertansiyon, kan yağlarının artışı, damar hastalıkları damarların iç çeperinde hasara yol açar. Bu yüzden sertleşme kaybı görülür. Ayrıca yaşlılığa bağlı sinir kaybı nedeniyle de sertleşme kaybı yaşanır. Parkinson, bu hastalıkların başında gelir.
Yaşlılar, gençlerde görülen bazı cinsel sorunlarla karşılaşabilirler. Bunlar, tedavisi mevcut olan problemlerdir. Buradaki en önemli nokta, tedavinin amacının yaşlı kişinin talepleri değil, yaşlı kişinin yaşına uygun yaşayabilme yetilerine sahip olmasıdır. Bu, elbette bir kayıp veya yenilgi değildir. Yaşlılıkta cinsel davranışların belirleyicisi, cinsel yaşamın kalitesidir.
Sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam tarzı gibi metabolik sendromlara sebep olan davranışlar sertleşme kaybının yaşanmasına sebep olur. Kan şekeri dengesinin bozulması, erken deforme olan kas sistemi yaşlılık hastalıklarının erken görülmesine yol açabilir.
Sertleşme kaybında kullanılan üç önemli ilaç vardır. Bunlar Sildenafil, Tadalafil ve Vardanafil'dir. Sildenafil 25, 50, 100; Vardanafil ve Tadalafil ise 10, 20 mg dozlarda alınabilir. En sık yan etkileri baş dönmesi ve yüzde sıcak basmasıdır. İlaçlardan verim alabilmek için cinsel ilişkiden belli bir süre önce kullanmak gereklidir. Ağır yemeklerle kullanılmamalıdır. İlaçlar yalnızca cinsel uyarı olduğunda etki gösterecektir. Doktor kontrolünde alındığında neredeyse tamamen zararsızdır. Yalnızca, eş zamanlı olarak kullanılan ilaçlara dikkat edilmeli, bu konuda hekim görüşü alınmalıdır. Sertleşme kaybının hem biyolojik hem de psikolojik sebepleri bulunabilir. Bu yüzden en uygun yaklaşım, hastayla ilgili kapsamlı veri topladıktan sonra belirlenmelidir. Aksi takdirde hastanın sağlığında kalıcı hasarlar oluşturulabilir veya hasta boş yere ümitlendirilebilir.
Düzenli bir ilişkisi veya eşi olan hastalarda cinsel terapi etkili tedavi yollarından biridir. 1-4 ay arasında sürebilen bir süreçtir. Psikolojik sebeplerle yaşanan sertleşme kaybının tedavisinde olumlu sonuçlar vermektedir. Eğer hasta, bilinçdışı çatışmaları yüzünden sertleşme kaybı yaşıyorsa dinamik yaklaşımlı cinsel terapi uygulamak gerekir. Tedavi süresi uzayabilir. Hastada kişilik bozukluğu varsa bireysel terapi alması önerilir.
Prostat büyümesi de sertleşme sorununa yol açabilir. İdrar yaparken zorlanma, sık sık idrara çıkma ve mesanede rezidüel idrar kalması şeklinde görülür. 51-60 yaş arası erkeklerde oldukça sık rastlanır. Çeşitli ilaç tedavileri ve cerrahi müdahaleler, hastalığın tedavi yöntemleri arasındadır.
Prostatit, tehlikeli prostat hastalıklarındandır. Bakteriyel ve abakteriyel olmak üzere iki çeşidi bulunur. Tedavisi uzun süren bir hastalıktır. Sebebi, antibiyotiklerin prostata ulaşamamasıdır. Tedavi yöntemlerine başlanmadan önce, detaylı araştırılması gerekir.Tedavisi tatmin edici olmayabilir.
Prostat kanseri prostat bezinin hücrelerinde görülen kötü huylu birkanserdir. Erkeklerde en sık rastlanan kanser türüdür. Kesin nedeni ve tedavi yöntemleri hala araştırılmaktadır. Yağ içeren diyetler,genetik ve artan yaş, tetikleyicileri arasında sayılabilir.Diğer bir kanser tipi de mesane kanseridir. Görülme sebebi tam olarak bilinmemektedir. En sık belirtileri, idrarda kan görülmesidir.Fakat idrardaki kan yalnızca mesane kanseri anlamına gelmez.Böbrek kanseri ve testis kanseri de yaşlılıkta görülebilecek kanser tiplerindendir.
Anksiyete belirtilerinden biri de “aşırı düşünmektir". Aşırı düşünen kişiler beyinlerini kapatamıyormuş gibi hissederler. Beyin bir kere endişeye kapıldıktan sonra bununla başa çıkmak zordur.
Yalan söylemek: Her ilişki gibi güven zedelenirse, bir süre sonra eşler birbirine karşı şüpheci olurlar. Zor kurulan ama kolay yıkılan güvenin tamiri zordur.
Yalnızca cinsellik esnasında güzel sözler söyleyen ve geleceğe yönelik vaatler veren, Şiddet uygulayan, Uyguladığı şiddete sizin sebep olduğunuzu söyleyen, Aldattığı halde sizin onu teşvik ettiğinizi ima eden,Hep haklı olan, özür dilemeyen, Sizi kimsenin kabul etmeyeceğini ve ona muhtaç olduğunuzu söyleyen..
Sürekli maddi isteklerde bulunan ve istekleri karşılanmadığı zaman küsen, ayrılan, eleştiren, değersizleştiren, Sık sık şikayet eden, yapılanlardan memnun olmayan ve daha fazlasını ve daha fazlasını isteyen, Erkeği küçümseyen, "birazcık adam ol" tarzında konuşan