Ece Eğitim Akademi

Blog

YUSUF ÜÇBAŞ - 15-12-2022

ÇOCUKLAR VE CİNSEL EĞİTİM

AİLEDE CİNSELLİĞİN KONUŞULMASI

Ebeveynler, çocuğun ilk yaşam kılavuzlarıdır. Çocuk, aile dışından edindiği tüm kazanımları aileden aldığı verilere göre düzenleme eğilimindedir. Bu yüzden aile, her konuda olduğu gibi, cinsellik konusunda da çocuğun algılayabileceği düzeyde çocuğa en doğru bilgiyi vermekle yükümlüdür.

Çocuğa gereğinden fazla bilgi vermek çocukta travmalara yol açabileceği gibi, çocuğu hafife almak da çocukta yetersizlik, gereksizlik gibi olumsuz duyguların oluşmasına sebep olabilir. Çocuk, aynı soruyu her yaşta sorabilir, sorgulayabilir. Eskiden aldığı cevapları unutmaz. Her dönemde aldığı cevapları eşleştirir. Bu durum cinsellik konusunda da böyledir. Bu yüzden çocuğa verilecek cevaplar, ileride ikili mesajlar almasına sebep olmayacak cevaplar olmalıdır. Çocuğun seviyesine uygun davranmak, çocuğa yalan söylemek demek değildir. Ailenin bu konuyla ilgili görevlerinden biri de, çocuğun hangi gelişim evresinde olduğunu iyi takip etmek, çocuğun bu dönemlerde kendiyle ilgili hangi bilgilere sahip olduğunu bilmek, çocuğun aslında neyi sormuş olabileceğini iyi idrak etmek ve buna en uygun cevabı vermektir.

Toplumsal önyargılar, eğitim durumu, psikolojik durum, sosyo-ekonomik durum gibi birçok değişkene bağlı olarak, aileler cinselliği konuşma konusunda çekingen kalabilirler. Bu durumda ailenin mutlaka profesyonel bir uzmandan yardım alması gereklidir.

Çocuk için öğrenmenin belli bir yeri ve zamanı yoktur. Çocuk her an, her yerde yeni bilgiler edinir. Öğrenebileceği hiçbir bilgiyi es geçmez. 3 Çocuğun, cinselliği utanılası, ayıp veya yasak olarak algılaması ile cinselliğinden utanmadan kendini kabul etmesi, yalnızca alacağı bu cevaplara bağlıdır.

Çocuk, ailesini "her şeyi bilen" olarak görür ve belli bir yaşa kadar bu güveni duymalıdır. Bu yüzden aile, cinsellikle ilgili konuşurken rahat olmalıdır. Çocuğun ileride sorunsuz bir cinsel hayatının olması için en gerekli şart, aileden, kendi yaşına uygun ve net cevaplar almış olmasıdır.

Ailede cinsel bilgiyi veren kişi, genelde çocuğun hemcinsi ebeveynidir; fakat bu durum, kesinlikle olması gereken durum değildir. Hangi ebeveyn cinselliği konuşurken kendisini daha rahat hissediyorsa, çocukla o konuşmalıdır. Burada çocuğa öğretilmek istenen şey gruplaşmak değil, yalnızca en sağlıklı, en güvenilir cinsel bilgilerdir. Çocuğun cinsel kimliğinin oluşması, cinsel bilgileri yaşına uygun olarak en açık şekilde edinmesine bağlıdır. 2-3 yaşından itibaren çocuk, kadın-erkek farklılıklarını, bu dünyaya nasıl geldiğini ve anne-babaların neden aynı yatakta uyuduğunu merak ederler. Bu durum, kafalarındaki sorulara tatmin edici yanıtlar alana kadar devam eder.

Bu yüzden çocuğun, farklı yaşlarında alacağı her cevap, bir öncekialdığı cevabın bir sonraki basamağı, aynı zamanda da bir önceki cevabıyla tutarlı olmalıdır. Toplumda yaygınlaşmış olduğu gibi, cinsel eğitim, bir seferde konuşulup halledilecek bir konu değildir. Çocuk, edindiği her yeni bilgiden sonra, elindekileri yeniden tartacak, eski verilerin getirdiği yeni soruları yeniden anlamlandırmaya çalışacaktır.

Her insanın cinsel deneyimleri kendine özgüdür. Bu yüzden ebeveyn, kendi cinselliği ile ilgili nasıl bir deneyime sahip olursa olsun, çocuğa vereceği bilgiler nesnel olmalıdır. Çocuk, cinsellikle ilgili negatif duygularla doldurulmamalıdır. Cinselliğin insana kendini iyi hissettiren, üretmeye yarayan yönleri vurgulanmalıdır. Bu durumda ailenin en büyük korkusu, çocuğun cinsel yaşamla erken yaşta tanışmasıdır fakat bu duruma sebebiyet veren, ailenin konuşmaktan kaçınan, baskıcı tutumudur.

Çocuk, ailesinden alamadığı her cevap için internetten, başka bir büyükten veya güvenilirliği tartışılan ortamlardan cevap arayışına girecektir. Konunun konuşulabiliyor olması, cinsellikle ilgili merakın doyurulması anlamına geldiğinden, cinselliğin tanınmayan tarafı sadece cinsel temas olacaktır. Bunu merak ettiğini, yaşamak istediğini dile getirebilen bir çocuğa cinselliğin en uygun zamanını anlatabilmek, elbette cinsel yaşamıyla ilgili bilgileri yanlış yerlerden edinmiş çocuğa anlatmaktan çok daha kolay olacaktır.

Cinsellik yalnızca seks anlamına gelmez. Cinselliğin altında birçok düşünce, birçok duygu, birçok yaşayış ve birçok durum vardır. Çocuğun cinselliğini yaşayışı, ailesinden aldığı cinsel kültürle, cinsel bakış açısıyla birebir bağlantılıdır. Çocuğa verilen cinsel bilgiler yalnızca seksüel faaliyetlerden oluşan bilgilerle sınırlı kalmamalıdır. Çocuğun artık birey olmaya ilk kez adım attığı dönem, ergenlik dönemidir. Aynı zamanda ergenlik, çocuğun mecazi ikinci doğumudur. Ergenlik başlangıcına kadar vücudunu, cinsiyetini, cinselliğini kabul etmiş olan çocuk, art arda ve bir sürü değişim yaşayacaktır. Bu dönem öncesindeki her çocuğa ergenlikle ilgili bir ön bilgi vermek, 4 çocuğun ergenlik dönemine geçtiğinde duyacağı kaygıyı oldukça hafifletecektir. Hormonel değişimler, vücuttaki gelişimler çocuğa tek tek anlatıldığında çocuğun kendine zarar verebilecek davranışlardan kaçınması sağlanır. Ergenlik, en çok hata yapılan dönemdir, fakat hatanın da konuşulabildiği bir ortam, sonraki hataların önüne geçilmesini sağlayabilir. Ebeveynin hatalara yaklaşımı da, ergenin ileriki cinsel yaşamında kullanacağı kılavuzlardan biridir. Beden, ergenlikte bireyin en büyük düşmanı haline dönüşebilir. Bu bakış açısına sebep olan durum ise bedenin hijyeninin korunması, sivilceler, uygunsuz yerlerde boşalmalar, uygunsuz yerlerde adet görmeler gibi durumlardır. Ergene bunlarla nasıl başa çıkabileceği anlatılmalıdır. Cinsel eğitim, bedensel cinsel değişikliklerle sınırlı bir konu değildir. Cinsel rollerin toplumdaki yeri, cinsiyetlerin eşitliği gibi konular cinsel eğitimde fiziksel konular kadar önemlidir. Erkek cinselliğinin daha önemliymiş gibi anlatılması, buna yapılan vurgular, kız çocuklarının büyüdüklerinde kadın rolünü benimseyememelerine, kendilerine uyum sağlayamamalarına ve kendilerini daha zor kabul etmelerine veya kendilerini kabul edememelerine yol açabilir.

Her iki cinsiyetin de eşit derecede önemli olduğunu anlatmak, ailenin en büyük toplumsal görevlerindendir. Aile, her zaman tam donanımlı bir cinsel terapist olmak zorunda değildir. Çocuğun ihtiyacı olan şey, yalnızca yalın, dürüst ve samimi bilgidir. Aile, çocuğun cinsel gelişimini kendi egosunun üstünde tutmalıdır. Çocuğun hiçbir sorusu cevapsız kalmamalıdır. Ailenin yeterli bilgisi yoksa veya bilgiyi çocuğa aktarmada sıkıntı yaşayacaksa, en uygun anlatım yolu için bir uzmana başvurmalıdır. Böyle durumlarda çocuğa "bunu sana anlatmanın uygun bir yolunu bulunca anlatacağım" demek ve sonrasında anlatmak, çocuğa güven verir. Bu durumda aile hiçbir şey kaybetmiş olmaz. Çocuklarının cinsel gelişimi sürecinde aile de kendi cinsel bakış açısıyla yüzleşir. Konuşmaktan kaçındığı konularla karşılaşır. Bu durum, ailenin de kendini gözden geçirmesi gerektiği bir durumdur. Çocuklar için en büyük mükâfat pekiştirilmektir. Çocuklar pekiştirilmiş davranışı sürdürme eğilimindedir. Bu yüzden çocuk, hangi yaş grubunda olursa olsun, soru sorduğu zaman gülmeyle, alayla karşılaşmamalıdır. Yalnızca, küçük çocuklara, cinsellikle ilgili konuşmaların toplum içinde olmayacağı, yalnızken konuşulabileceği öğretilmelidir. Çocuk soru sorarken kendini güvende hissedebilmelidir. Çocuklar büyüyüp gelişirken, en merak ettikleri konuların başında cinsellik gelir. Bu yüzden bununla ilgili çokça soru sormaları çok normaldir. Ebeveynin görevi, sorular ne kadar çok olursa olsun sorulara en doğru yanıtları verirken bir yandan da sabırlı olmaktır. Ebeveynin çekindiğini, utandığını gözleyen çocuk ısrarcı olabileceği gibi, tam tersi de olabilir. Çocuğun cinsellikle ilgili hiç soru sormaması anormal bir durumdur. Çocuğun cinselliğe bakışını gözlemek için ev içinde oynadığı oyunları izlemek iyi bir fırsattır.

Ailenin, cinselliğin toplumsal yapısını, cinsel yaşamın sorumluluklarını ve cinselliğin kültürün en doğru, ahlaki ve insanişekilde öğretmesi gerekmektedir. Aksi takdirde cinsel sorularına tam yanıt alamamış çocuk, internetten veya pornografik yayınlardan cevap bulmaya çalışacaktır. Çocukların cinsel eğitimi konuşabilmesi, aileden alabilmesi, kendi bedenine ve başkalarının bedenine saygı duymasını sağlayacaktır. Cinsel dürtülerini, isteklerini ve faaliyetlerini düzenlemelerine, kontrol altına alabilmelerine yardımcı olacaktır.