Ece Eğitim Akademi

Blog

YUSUF ÜÇBAŞ - 15-12-2022

KİŞİSEL GELİŞİM

EMPATİ Mİ SEMPATİ Mİ ?

Bir film seyrederken, sevdiğimiz karakter sevinince bizde seviniriz, üzülünce bizde üzülürüz. Böyle davranarak onun duygularını anlamış olmuyoruz. Empati yerine “Sempati” kurmuş oluruz. Olaylara sempatik baktığımızda tek taraflı sübjektif bakmış oluruz.

Genelde anneler kendi çocuklarını hiç haksız bulmamalarının nedeni budur. Ancak “Sempati” “Empatinin” yerini tutmaz.

· Genelde anneler çocuklarından bir şey isterken istedikleri şeyin bildikleri için çocuğa da biliyormuş muamelesi yaparlar. Çocukların, hemen dediklerini yapmasını beklerler. Empatiyle dinlemenin derin bir terapi ve tedavi etkisi vardır. Çünkü çocuğuna “Psikolojik solum” imkânı verir.

· Yapılan araştırmalara göre zor durumda bulunan kişilerle bu kişilerle empati kuranlar, kurmayanlara oranla daha fazla yardımda bulunmaktadır.

Tok bir insanın aç bir insana yardım etmesi için empatik olması gerekir. Yani onunda açlığın ne olduğunu bilmesi gerekir.

· Çocuğumuz bize, ağlayarak, gülerek, üzgün suskun ya da heyecanlı bir şekilde geldiğinde. “O anki durumumuza göre değil de” “Ben çocuk olsaydım ve annemin karşısına bu duygularla gitseydim onun bana ne söylemesini ya da ne yapmasını isterdim” diye düşünerek bir yaklaşımda bulunursak çocuğumuzla empatik bir ilişkiyi başlatmış oluruz.

· Empati kurarken ona şimdi “Ne söylenelim ne yapmalıyım” yerine “Bu durumda ben olsaydım ne yapılmasını ne söylenmesini isterdim?” Sorusuna cevap bulmaya çalışırsak doğru bir empatik yaklaşımda bulunmaktan zorlanmayız.

 

Dost edinmek için önce dost olmak gerekir.

EMERSON

· Bizler çocuklarımızın bizi anlamasını bekleriz. Örneğin “Sen Benim Yaşıma Gelince Anlarsın” “Anne Olunca Anlarsın” gibi. Burada çocuğumuzun kendisini bizim yerimize koymasını bize karşı bizi anladığını yerimize koymasını bize karşı bizi anladığını gösteren bir davranış sergilemesini bekleriz. Oysa çocuktan bunu beklemek yerine “Şimdi Ben Onun Yerinde Olsaydım Anne ve Babamdan Ne Beklerdim?” Sorusunun cevabını aramalıyız.

İkinci tutum çocuğu anlamaya ve onu eğitmeye yönelik bir yaklaşımdır. Oysa birinci durumda çocuğu köşeye kıstırmaya onu bastırma yaklaşımı vardır. Böyle bir tutum sergilersek çocukta olumlu bir davranış değişikliği olmaz. Çocuk empati kurmaz ben annemin veya babamın yerinde olsam… diye düşünmez. Duygusal olarak köşeye kıstırılan çocuk daha da hırçınlaşır ve inatlaşır.

· Karşımızdaki kişiye bir şey söylediğimiz zaman söylediği şeyleri “Bende akıl edebilirim. Bunları sanki ben düşünmüyormuşum gibi bana söylüyor…” hissini uyandırmamalıyız.

· Eğer anne ya da baba iseniz ve diğer ebeveynlerle birlikte iken çocuğunuzla yaşadığınız bir problemden sıkıntıdan bahsederseniz duyacağınız ilk cümle büyük bir ihtimalle “Ben Bizim Çocuğa Şöyle Davranıyorum Çok Faydasını Gördüm Sende Yap.” Neden böyle bir konuşma yaparız? Karşımızdakini anladığımızı göstermek için. Bunu birde empatik yaklaşımla inceleyelim. Arkadaşlarınızla konuşurken gözünüzün eskisi kadar iyi görmediğinden şikâyet ediyorsunuz. Arkadaşınız da hemen kendi gözlüğünü çıkarıp size uzatıyor “Al Bu Gözlüğü Sen Kullan. Benim Evde Bir Tane Daha Var” Adam arkadaşının gözlüğünü takar ve beklenenin aksine daha kötü görmeye başladığını söyler. Arkadaşı kullanıyorum bana çok iyi geldi sana da mutlaka iyi gelmesi lazım diye ısrar eder. Böyle bir olaya tanık olsanız ne düşünürsünüz? Çok yardımsever iyi niyetli bir insan olduğunu düşünürsünüz. Üstelik kendi gözlüğünü arkadaşına verdiği için cömerttir de. Ancak o uzağı göremiyordur. Oysa arkadaşı yakını göremiyordur. Numaralar tamamen farklıdır. Bu gözlük bana iyi geldi sana da iyi gelmesi gerekir diye ısrar etmenin bir faydası olabilir mi?