YUSUF ÜÇBAŞ - 15-12-2022
KİŞİSEL GELİŞİM
Ülkemizde pek mümkün olmasa da 9-5 çalışmayla hepimiz günü bir şekilde geçiriyoruz. Bütün bir gün çalışıp çabalıyor, türlü türlü şeylerle uğraşıyor ve “işimizi” bitirip çıkıyoruz. Evden çalışan için de aynı durum geçerli aslında. Önemli olan, 24 saat içerisinde ne türde ve şekilde olursa olsun o günkü görevlerimizi yerine getirmek. Bunun mesaisi var, hafta sonu işe gelmesi var…Peki sizce bunları ne kadar verimli yapabiliyoruz? Akşamları ofisten Allah bilir kaçta çıkarken günün ne kadarında gerçekten üretken olabiliyor, zamanımızı pozitif bir şekilde kullanabiliyoruz? Yarına neler kalıyor? Bugün neler yaptık? Gece yastığa kafamızı rahatça koyabiliyor muyuz? Yusuf ÜÇBAŞ, bu yazıda hayati bir konuya değinerek okuyucularına yardım ve yataklık yapıyor. Yazıyı buraya kadar okuyanların anladığı üzere, derdimiz iş hayatında üretkenlik ve gün içerisinde nasıl daha üretken olabileceğimiz. Yaratıcılık bambaşka mesele bu arada, her ne kadar aşağıdaki maddeler herkesin işine yarayacak olsa da yaratıcılığın zamanı mekanı olmaz, Yusuf ÜÇBAŞ düşünmeden duramaz, onu geçelim o yüzden. Aman diyelim, dikkatlice sıralamaktan kaçınmadığımız noktaların ehemmiyeti, kullanımı, işe yararlık derecesi kişiden kişiye değişiklik gösterebilir, göstermelidir de. Hepiniz gözümüzde eşsizsiniz, apayrısınız. Derdimiz sadece, günlük hayatınızda ve iş yaşantınızda küçük ama pozitif değişiklikler yaratmak. Neyse lafı daha fazla uzatmayalım, sizin de zamanınız kısıtlı değil mi?GÜNE ERKEN BAŞLAMAK İlk olarak sabah erken kalkıyoruz. Evet abi. Hemen “Eabiiee ben uyanamıyorum yea!” diyenleri, sabah insanı olmayanların sessiz çığlıklarını duyar gibiyiz. Onlardan birkaçı aramızda da bulunuyor. Art mı at mı belli değil zaten kendisi, neyse. Mızmızlanmak yok bu konuda, neden mi? Güne erken başlayarak önceliği kendimize vermiş oluyoruz bir yerde. Daha ne diyelim? Koştura koştura, topuklar totoya vura vura hazırlanıp çok af edersiniz ama mal gibi işe gelmek yerine; iyi uyku çekilmiş bir gecenin sabahında yapılan kısa bir yürüyüş ya da egzersiz, düzgün edilmiş bir kahvaltıyla güne başlamak ve bunları yaparken acele etmemek o kadar faydalı ki! Belki bu sayede öğlene kalmadan 3 fincan kahveyi de gömmenize gerek kalmaz? İşe herkesten önce gelebildiğinizi düşünün. Etrafta pek kimse yok, huzurlu sakin bir ortam var. Rahatça gününüzü programlayabilir ve o gün yapacağınız işleri önceliklerine göre sıralayıp önünüzü görecek şekilde yolunuzu çizebilirsiniz. Sonrası zaten malum; laklakla, muhabbetle geçecek 1 saatiniz illaki olacak. Arkadaşlarınız gelecek, birileri bir şeyler soracak, herkesin sizinle bütün gün bir derdi olacak zaten. Yalan mı? HER ŞEYİ ÖNCELENDİRMEK Öncelendirmek dedik çünkü hayat sadece işten ibaret değil. Bir bireyin sağlığı, sosyal hayatı, ailesi, kendi başına geçireceği zamanı da olmalı. Bir girişimciyi ele alırsak -ki günde en az 24 saat falan çalışmak durumundalar- onlar için bile bu değerler hayati önem taşımalıdır. Daha işe gelmeden önce bu dengeyi kurmamız gerekiyor. İşe geldiğimizde o gün verilecek mücadeleyi programlamak, işleri ve görevleri öncelendirmek günün geri kalanı için çok faydalı bir eylem. Hepimiz not alıyor, unutmamak için her gün sayfalarca yazıyoruz olan biteni. Bir de bunu önceliklendirdiğinizi, sırasıyla zorlukların üstünden tak tak geçtiğinizi düşünün. Posta kutunuzda birikmiş, cevap bekleyen 20 tane mail mi daha öncelikli yoksa 15 dakika içinde bitirmeniz gereken tedarik girişi mi? İkisini aynı anda yapamayacağınıza göre… Ya da birbirinden kolay, hızlıca halledebileceğiniz kısa süreli işler ve yanında hem sizi zorlayacak hem de uzun sürecek bir iş kalemi ile o iş gününe başladığınızı düşünün. İşte bu noktada önceliklendirmek sizi her zaman rahatlatacak bir eylem olacaktır. Kaçındığınız, yapmamak için türlü taklalar attığınız bir işe; gün içerisinde kafanızın en sağlam olduğu, en yaratıcı, en efektif olduğunuz zamanı ayırın. Kişiden kişiye fark gösterse de hepimizin bir tepe noktası bulunuyor, onu iyi kullanın.ZAMAN YÖNETİMİ Zaten en önemlisi zamanı yönetebilmek. Hayatın kendisinde başarılı olabilmek biraz da buna bağlı. Ömür geçiyor bir şekilde ama o sürede ne yaptığımız önemli işte. Erken kalkıp her şeye zamanından bile önce başlayabildik mi? Günümüzü programladık ve güne başladık, mailler geliyor gidiyor, koşturmaca başladı. İşte bu noktada biraz matematikle zamanımızı yönetiyoruz. Uyku döngülerinden haberdar mısınız? İnsan denen acayip varlık, 90 dakikalık döngülerden oluşan bir uyku düzenine sahiptir. Mesela bu nedenle, tam 6 saatlik bir uykuyla güne tertemiz başlayabiliriz. Çalışma sürelerimizi de buna göre ayarlayabiliriz. 10 dakikalık sapmalarla 90 dakikalık çalışma süreleri belirleyin ve uçlarına 15 dakikalık dinlenme araları koyun. Biraz nefes almaya, muhabbete, bir şeyler atıştırmaya kesinlikle zaman ayırmak gerekiyor gün içerisinde.NE ZAMAN “HAYIR”, NE ZAMAN “EVET” DİYECEĞİNİZİ BİLİN Her iş yeri bir ekipten oluşur. İş arkadaşlarınız olsun, üstleriniz olsun sizi gün içerisinde illaki dürtecekler ve bir konuda sizden yardım isteyeceklerdir. Bunu emin olun siz de gün içerisinde defalarca yapıyorsunuz. Bu çok acil bir durum da olabilir, üstünüze yıkılmak istenen bir görev de olabilir. Böyle durumlarda ekip ruhunu zedelememek gerekiyor. Ama örneğin, çok önemli bir mail yazıyorken kafanızın dağıtılmaması gerekiyor değil mi? Konsantrasyonumuz, zaten asla büyümeyecek mızmız çocuklarımız olan akıllı telefonlar yüzünden çok zor toparlanırken hem de…Karşınızdakine gereken yerde dur demesini bilin. Bunu nazikçe ve gerekçenizi göstererek karşı tarafı kırmadan yapın. Belki yarım saat sonra aynısı size yapılacak. Akıllı olun biraz, nabza göre samimi şerbet.DİKKATİNİZİ DAĞITMAYIN Aslında öncelikleri sıralayıp zamanımızı da ayarladıktan sonra her şeyin tıkır tıkır gitmesi gerekiyor ama demin de değindiğimiz üzere, konsantrasyon zor iş. İnsan dediğin, çevresinde birileri varken muhabbet etmek ister. Bi’ hava alır, dışarı bakıp iç geçirir, gazetelerin web sitelerini açar pıt pıt galerileri gezinir. İşten kaçınmak için elimizden geleni yapıyoruz gün içerisinde. Genelde sonuç, boşa geçen bir gün oluyor. İşler birikiyor, sorumluluklar birikiyor, geldi mi stres? Bundan kaçınmak için ne mi yapmak lazım? Bazen belki de o telefonu kapatmak gerek. Dün akşam yüklediğiniz fotoğraflara bırakın like ler patır patır aksın. Bırakın sanal dünyanız biraz sizsiz yoluna devam etsin. Mailler biriksin biraz olmadı. Önünüzde bir sürü angarya iş vardır hızlıca halledeceğiniz, hepsini boş zamanınızda aradan çıkarın. O bölüm sonu canavarının; o garip, kocaman iş kaleminin karşısına kendinize güvenerek çıkın. Bir de şu durum var; genelde insanlar tembel oldukları için değil, o işi yapmaktan kaçındıkları için kaytarmaya çalışırlar. Yapacağınız iş çok mu zor geliyor? Anlayamadınız mı ne yapılacağını? İşin içinden çıkamayacak mısınız? Destek alın. Google bunun için var. Kendi başıma yapamıyorum diyorsanız ekip arkadaşlarınızla birlikte çalışın. Onlarla iletişime geçin. İşi gözünüzde büyütmeyin, kaytarmayın. RUTİN SAHİBİ OLUN Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır derler. Sizinki nasıl? Kendinize bir çalışma rutini edinin. Gün içerisinde zorlanmadan hallettiğimiz tonlarca iş var, rutine bağlandıkları için yaptığımızın farkında bile değiliz. Bazı iş kalemlerini de rutine bağlayın, usta olun ve önünüze geldiğinde o işleri tek seferde halledin. Bunu kendiniz geliştireceksiniz. Yeter ki işinize yarayacak, üretkenliğinize olumlu etki edecek bir rutin olsun. Yani, yarım saat tavana baktıktan sonra oturduğunuz yerde uyuyakalmayın. MASANIZI TEMİZLEYİN Büyük ihtimalle zamanınızın çoğu o masada geçiyor. Masanızın derli toplu olmasında fayda var. Boşuna aklınız dağılmasın kalabalıktan. Gereksiz her şeyi kaldırın, işinize yaramayan ıvır zıvır hemen çöpe… Masanızda sadece gerçekten ihtiyacınız olan materyaller kalsın. Haftada bir iki kere de temizleyin. Masaüstünüzü de temizleyin. Ama onu günlük temizleyin, sonra post modern sanata dönüyor oralar.SAĞLIĞINIZA DİKKAT EDİN Hepimizin her tarafı ağrıyor bütün gün o masanın başında oturmaktan. Arada bir kalkın, biraz hareket edin. Etrafınıza ne kadar garip gelse de küçük egzersizler yapın. Su içmeyi ihmal etmeyin. Akşam iyi uyuyun. Bakın çok değil, iyi uyuyun. Kendinizi yormayın. Sabahlara kadar da çalışmayın kendinizi yıpratmayın, ömür biter iş bitmez. Kendinize bakın. Sağlıklı beslenin. Öğle vakitlerinde karbonhidratı coşkun öğünler yerine hafif şeyler yiyin. Ama kesinlikle faydalı bir şeyler yiyin ki enerjiniz olsun. FARKLI ORTAMLARDA ÇALIŞIN Aynı yerde devamlı oturmak, insanı bir süre sonra bayar. Tamam ağaca tırmanmayın ama çalışmak için farklı ortamlar bulun, mesela evden çalışın. Eve iş bırakın demiyoruz tabii ki. Maksat bi’ farklılık yaratmak. Alın bilgisayarınızı karşıdaki kafeye geçin mesela bir saat. Farklı bir ortamda bulunmak size taze bir bakış açısı kazandıracak ve sizi rahatlatacak, emin olun. Ofise dinlenmiş ve yenilenmiş bir şekilde döneceksiniz. Daha ne maddeler sıralanır da sonuçta hepsi verimsizliğe yapıştırılacak birer yara bandı gibi püf noktalar sadece. Belki tek tek etkileri bulunabilir ama bunların tamamını bir rutine dönüştürdüğünüzde iş hayatınızın kolaylaşacağı şüphesiz. Pazar akşamları yatmadan önce önünüzdeki haftanın genel bir programını yapabilirsiniz. Ya da haftanın belirli bir gününü özel bir işe ayırabilirsiniz; pazar günü çamaşırlar yıkanır mesela. Mesela biz, pazartesileri toplantıya gitmeyiz. O günü bütün ofis bir arada geçiririz. İşleri bütün hafta nasıl yoluna koyacağımızın programını yaparız. Bazen pazar sabahları genel toplantıların yapıldığı da olur. Bünyeyi sıradanlıktan kurtarmak için elden ne gelirse işte… Bahçede masa tenisi de oynamaya başladık. Hem daha fit günler bizi bekliyor, hem de kafalar açılıyor. Bu yazının sona erdiği gibi, bir iş günü de bir anda bitiveriyor. Elinizde geriye ne kaldığı, günün size ne kazandırdığı ve neleri aştığınız size bağlı. Hepimize kolay gelsin diyelim.
Anksiyete belirtilerinden biri de “aşırı düşünmektir". Aşırı düşünen kişiler beyinlerini kapatamıyormuş gibi hissederler. Beyin bir kere endişeye kapıldıktan sonra bununla başa çıkmak zordur.
Yalan söylemek: Her ilişki gibi güven zedelenirse, bir süre sonra eşler birbirine karşı şüpheci olurlar. Zor kurulan ama kolay yıkılan güvenin tamiri zordur.
Yalnızca cinsellik esnasında güzel sözler söyleyen ve geleceğe yönelik vaatler veren, Şiddet uygulayan, Uyguladığı şiddete sizin sebep olduğunuzu söyleyen, Aldattığı halde sizin onu teşvik ettiğinizi ima eden,Hep haklı olan, özür dilemeyen, Sizi kimsenin kabul etmeyeceğini ve ona muhtaç olduğunuzu söyleyen..
Sürekli maddi isteklerde bulunan ve istekleri karşılanmadığı zaman küsen, ayrılan, eleştiren, değersizleştiren, Sık sık şikayet eden, yapılanlardan memnun olmayan ve daha fazlasını ve daha fazlasını isteyen, Erkeği küçümseyen, "birazcık adam ol" tarzında konuşan